Hizmet eden Efendi'dir

Özbekler Dergahı ve Bendir sazı konusunda iki soru daha geldi. Cevapları sunuyorum :

1-Özbekler Dergahı şeyhi Necmeddin Özbekkangay'ı 1956 yılı aralık ayında Konya ihtifalinde tanıdım. Vefatına kadar onbeş yıl beraber olduk. Kendisi gençliğinde zamanın kutbu Küçük Hüseyin Efendi'den hizmet hilafeti almış, Ben bu "hilafete" nisbet ettim. uzerimde bu dergahın fakire yüklediği hizmet hilafeti var. Ellidört yıldır Şerefle taşıyorum.

Dikkat buyrulsun bu "irşad" hilafeti değildir. Bu kadim neş'e halkasında büyük efendiden bu yana "hizmet" hilafeti sürüyor. "Halka hizmet eden onun efendisi olur" hadisi şerifi ve yerleşik ilkesi doğrultusunda... Ben onbeş yıl süren beraberliğim sırasında Necmeddin efendinin toplantı günlerinde bir gün bir köşeye oturarak elini öptürdüğünü ve nutuklar çektiğini görmedim. Hep ayaktaydı... hep koşturuyordu ve hizmet için can atıyordu, hizmet onun kendi keyfi ve varlık nedeniydi. Dergah için söyleyeceğim bu kadar. Şimdi Fakir ve evlatları da hizmete devam ediyor.
 

2-Bendir bir tekke çalgısıdır. Zikrullah için icat olunmuştur, veya benimsenerek kullanılmıştır. Bu aletin çıkardığı ses insan kulağının duyduğu en eski müziktir, jinekologlara göre çocuk ana karnında anasının kalp atışlarını dinlermiş, böylece biz hepimiz nameden önce ritm öğrenerek bu dünyaya gelmişiz. Bendir vurmak ilahi okumakla birdir, ilahi okumak da zikrullah meclisinin bir parçası ve tasavvuf düşüncesini yansıtan şiirlerin name eşliğinde inşadıdır.  Müzikle şiir okumaktır.

Bunun bir örneğine Ortaçağ Avrupa'sının "trubadur" geleneğinde rastlıyoruz. Bendir Fas'tan Endonezya'ya kadar tüm yeşil kuşağın ortak müzik aletidir. Her islam ülkesinden bendir sesi gelir. Faslılar bendiri fazla ısıtarak "tın tın..." ses çıkarırlar, çöl ikliminde derin ses olmadığına... Saravak Müslümanları "dan dan..." vurarak bas ses çıkarırlar, Orman ve okyanus sesine örnek. Ben daha doğru dürüst bendir sesi de duymuş değilim. Bazen rüyalarda duyuyorum.

Bendiri 1956 yılında Konya'da Muammer Efendi isimli bir Rüfai dervişinden kazandım, meşkettim, iktibas ettim. Kendi vurduğu bendiri kendi yapardı, kurban keser, derisini tabaklar, Tahtakaleden kasnak alır, gererdi. Altı yıl uğraştım bana bendir yapıp vermedi ,sonunda yaptı "al çal" dedi. Hâlâ çalıyoruz.

Bu güne kadar ustamın vurduğu bendirin aynısını vuramadım. Ne dersiniz bu işe ? "Bendir" demesini dahi kendisinden zor ezberlemiştim, Tekrar tekrar sorar dururdum. Bir ömür boyu uğraştım bu işi beceremedim. TRT'ye bendiri 1967 senesinde ilk ben soktum, otuzdört yıl çaldım. Şimdi Türkiye bendirci doldu. Bendiri iki diz arasında çalıyorlar. Bendir kutsal sazdır, belden aşağı tutulmaz ama bu yeni efendiler onu apışarası çalgısı yaptılar, maazallah. Saygılar efendim.