Olmaz maneviyat öğreniyor

mezarlik.jpg -Öyle şey olmaz… -Ne olmaz ? -Senin dediğin olmaz. -Ben olur olmaz demedim ki, oldu dedim… -Gördün mü ? -Gördüm ki söylüyorum. Sen görmedin, olmaz diyorsun… -her şey, her zaman gözle görülmez, bazen kafa  göz olur -Hay, senin kafana… gördüm işte, -Ne gördün ? -Hoca kendi mezarını ziyaret etti. -Nasıl şey o ? -Çok basit, Hoca ayak parmaklarından ampütasyon oldu ya ? -O ne ? -Canım anlasana, kestiler işte… -Ha evet kestilerdi… ne olmuş ki ? , -Sonra da götürüp gömdüler ? -Hoca’yı mı ? -Yok babamı … -Başın sağ olsun. -Olmaz, sen iyice manyadın…tabii ki Hoca’yı değil, kangren olduğu için kesilen parmakları götürüp Adapazarında Karapürçek köyünün mezarlığına gömdülerdi…? -Hatırladım…sonra ne oldu ? -Hoca geçen hafta oraya gitti, Mezarlığın yanında, yeni düzenlenen Dergâh’larında toplanan Cevherî dervişlerine misafir oldu, o gece Mevlânâ hazretlerinin Şebi arus gecesiydi, Hoca’nın daha önce sikkelerini tekbirlediği genç semazenler sema ettiler, neyler üflendi kudümler vuruldu, ilahiler okundu, dualar yapıldı, sonra çaylar sohbetler… -Biz neden gitmedik…? -Seni ne yapsınlar orada ? dur dinle… vakit ilerledi dağılma saati geldi, Hoca kalabalıkla kapının önüne çıkınca yolun karşısında uzanan mezarlığa gözlerini dikti. Karanlıkta mezarları bir bir inceliyor bir işaret arıyordu, yanında duran **Ubeydullah’**a  –nerede  ? dedi. Zekî delikanlı anlamıştı –Hocam burası çok karanlık, gece gidilmez, bir gündüz vakti gideriz, dedi. Delikanlı temmuz ayında ameliyathaneden çıkarken siyah bir naylon torbaya konarak Hoca’ya verilen sağ ayağının kesik beş parmağını iki arkadaşıyla aynı gün getirip buraya gömen kişiydi.. Hoca dedi ki –Devamı gelince de oraya gömün… Adil Hoca -Merak etme dedi, bakarız. -Olmaz ! -Neden olmaz ? -Çünkü   **Hoca’**nın yeri hazır… Emri Hakk vukuunda O’nu Üsküdar’da Sultantepesinde **Özbekler Deregâhı’**nın haziresine gömecekler… -Yol uzun nasıl götürecekler ? -O kendi gider. -Ölü yürür mü ? -O yürür… -Nasıl ? -Şeyhi o’nu alır götürür. -Olur sen bana diyorsun ama, sen de iyice manyadın, neler söylüyorsun sen ? aklını mı oynattın ? -Sen maneviyat bilir misin ? -Bilirim. -Hayır bilmiyorsun…bilsen böyle konuşmazsın. Biraz düşün.  
 
**-Özbekler Tekkesi'**nde **Hoca'**nın kendi yeri var mı ? -Hayır yok O'nu Derviş Tufan'ın koynuna verecekler, sağlığında araları iyiydi. -Derviş Tufan da kim ? -Üsküdar'da Sandıkçı Tekkesi'nin kahvecisiydi, **Şeyh Haydar'**ın müridi. -Anlaşırlar mı ? -Çok iyi geçineceklerinden hiç kuşkun olmasın.

ipage_1_0.jpg

Nezih Uzel ve Derviş Tufan Üsküdar 1974