Batı Modeli Ramazan

793.jpg            Â

Adamları önce soy, sonra çorba dağıt...

Bir sistem kurarak bin beş yüz yıl önce gelmiş bir dini alet et...Soygun düzeni örgütle, çal, çırp, torbaları doldur, kalanı etrafa saçar gibi yap ki, kimse senin sırrını öğrenmesin...

Beş yıldızlı otelde iftar sofrası kurup kendi tayfanı doyur... Süslü boyalı takıma çalım sat, “Böylesi de varmış...” desinler. Sen o sofrayı gidip **Taşlıtarla’**da kursan ya...

Beyoğlu Belediyesi “Ramazan Geceleri” düzenlemiş... Şu “mahrûsa-i Stanbul” da “Ramazan  Gecesi” düzenlemek en son Beyoğlu belediyesine düşer... Bu geceyi önce Eyyüb Sultan, Sonra Fatih Belediyesi, Sonra Üsküdar belediyeleri düzenler. İslam bu yöreye  vardığından  beri  ne zaman **Beyoğlu’**na, Şişli’ye, Emlak ve Rumeli caddelerine ulaştı ki...? Destur, buraların “yaşam biçimi” hangi çağda “sahabe” yaşamını benzer görüntü kazandı...?

Ülkeye Anglo-Sakson apışarası kültürü yaymak için kurulmuş dergilerden biri Ramazan’ı öne sürerek “Nerelere gitmeli...” diyor. Aynı derginin önceki sayılarında da “İstanbul’da şarabı nerede içmeli...” diye yazılar vardı... Bu şaşkın dergi ne zaman hidayete erdi ki ?   Böylesine evlere şenlik dergi “İstanbul’da nerelere gitmeli” başlığı altında yayınladığı listede akıllara durgunluk veren hâtâlar yapmıştır. **Üsküdar’**daki Mihrimah camii ile aynı adı taşıyan **Edirnekapı’**daki Cami’i karıştırmış, **Beşiktaş’**lı **Yahya Efendi’**nin türbesinden söz açarken yanlışlıkla  **Kadirî şeyhi rahmetli Mehmet Ali Özkardeş’**in  kabrini göstermiştir... Daha neler neler... **Enternet’**ten arama işte bu kadar ruhsuz olur... Yerine gidip adam gibi ziyaret etmeli.

Ramazanı yaşamak bu Ülkenin özel geleneğidir. Şöhretini ters yönden kazanmış çevrelerin üstesinden geleceği bir âlamet değildir bu... Bu yörede ramazan zaten yüzyıllardır yaşanmaktadır. **İstanbul’**da Eyyüb Sultan ve Beyazıt meydanı eskiden ramazanın yaşam merkezleriydi. Buralarda vaktiyle oluşan ramazan geleneklerinin hikayeleri anlatmakla bitmez... Ancak bu neş’e şu anda Batı yaşam tarzının ithal geleneklerine sarılmış, ömrünün önemli bir kısmını o ülkelerdeki çeşitli ilişkilerine harcamış, fena halde iki dünyanın aralığına sıkışmış, yarı doğulu-yarı batılı, çağdaşÂ  Türk aydını tarafından unutulmuştur. Vatanda yeni gelişmekte olan İslam referanslı sosyal sınıf da günlük yaşamda onlara benzeme ve sınıf atlama belâsı yüzünden henüz konuya sağlıklı bir bakış açısı getirememiştir.

Şimdi bu ülkede ramazan lafı eden kıymetli yöneticilerimiz, asırların üst üste eklediği o muhteşem ramazan geleneğini, Orta Avrupa modeli, İsviçre Noeline benzemekten kurtaramazlar. Bu yüzden şarapla yıkanmış Beyoğlu  caddelerine iftar sofraları kurarlar...

Hakk hizmetlerini kabul etsin... Bizimki kul bakışı...